Silence
Minoz Fan
Mesajlar: 184
Üyelik Tarihi: Jan 2013
Rep Puanı: 7
|
Ta kendisi: Hayat!
Amelya da kendimi görüyorum , arkadaşımı hergün bekleyip ağaç olma konusunda :)
Ben beğendim devamınıda çok merak ettim doğrusu
|
|
01-18-2013 03:50 PM |
|
Senalmh
Minoz Fan
Mesajlar: 941
Üyelik Tarihi: Dec 2012
Rep Puanı: 98
|
Ta kendisi: Hayat!
2. BÖLÜM
Belki biraz fazla tepki vermişti. Ama laf ağızdan bir kere çıkardı sonuçta.Birine bu kadar kızmayalı uzun süre olmuştu.Acele edip Amelyagile varmalıydı. Bir problem olduğunu sezmişti sesinden. Haızlı bir şekilde Amelyagile vardı. Amelya'nın anne babası evde değildi. Berre içeri 'selam!' diyerek girdi. Amelya'da karşılık verdi'selam' diye. Hemen konuşmaya başladılar. Bu sefer konu Barış'tı. Barış Amelya'nın uzun süredir ilgilendiği çocuktu.
-Bana karşı çok ilgisiz davranıyor.
-Hayır bi kere san öyle geliyor. Hem daha ne yapabilr ki!
-Bilmiyorum ama daha özel şeyler olabilir.
-Çıkmıyorsunuz bile! Sana gidip gül falan mı alsın?
-Aslında çok güzel olurdu. Bembeyaz bir güll...
-Beyaz ayrılık demek biliyorsun değil mi? Hem gül konusunda da şaka yapmıştım farkındasın değil mi?
-Hayır o sizin yorumunuz . Aslında beyaz umut demek, b(B)arış demek...
-!!!
-Haydi bana yardım etde kıyafet seçelim Yarın için.
-Haa! Şu mesele. Hem ne giydiğin bu kadar önemli mi? Altı üstü bir imza alacaksın.
-Berra!!
-Tamam.Anlaşıldı.
Kıyafet seçildikten sonra Berra evine döndü Ailesi karışmıyor diye sokaklarda yatacak değildi ya! Eve varınca şöyle bir ziyefet çekerim diye geçirdi aklında. Sonrada günün yorgunluğunu atmak içni biraz hayal kurardı müzik eşliğinde.( Bu berra nın yapmaktan hoşnut olduğu şeylerin en önemlisi.)
***
Min ho üzerinden tur geçmiş gibi hissediyordu.İlk defa bir kız tarafından yapılan sert bir ifade ile karşılaşıyordu. Ablası hariç tabii. Acaba diye düşünü, aksesuarları olmasa onu tanıyabilr miydi? Kızın ne dediğini anlayabilmek için söylediği her garip kelimeyi aklının bir köşesine kaydetti. Sonrasında soluğu Ha je nin yanında aldı.
-Ha je, sana türkçe bir şeyler söylesem bana alamını söyleyebilr misin?
-Elimden geldiğince evet.
Min ho dili döndüğü kadarıyla kızın ona söylediklerini söyledi. Ha je ilk başta onunu komik aksanına güldü. Sonra ona:
-Gerçekten bunu sana kim söyledi?
-Biri işte. Ne oldu çok mu kötü?
-Hayır Ama kızdırmışsın belli. Bana ne olduğunu anlat hadi. Bunu söyelyenin kim olduğunu söylemeyi unutma!
Min ho hemen olanları anlattı. Ha je şöyle muhteşem bir kahkaha attı.
***
Berra Amelya'nın sesiyle uyandı. Yine bas bas bağırıyordu. Hızlıca hazırlandı. Çünkü bugün o malum gündü.Bir şeyler atıştırıp evden çıktılar. Ulaşmaları gereken yere ulaştıklarında Amelya nın sevinçten ağzı yüzü birbirine karışmıştı.(biraz abartıyor olabilirdi elbette.) Berra içeri girmeyi istemediğini belirtti. Biraz zor olmuştu ama Amelya yı ikna ettirmeyi başarmıştı.
***
Min ho imza günü mekanına yarım saat önce varmıştı. Hayranlarını her ne kadar sevsede altlarında kalmaktan da bir o kadar tırsıyordu. Bir de hayranlarını ona karşı vereceği tepkileri görmek için çok sabırsızlanıyordu.
***
Amelya nihayet imzasını almıştı. Şiimdi Berra nın Min ho yu görmesi için dışarı çıkıp ikna etmesi gerekiyordu. Hem bu onun son şansıydı. 5 dakika sonra imza günü sona erecekti Dışarı çıkıp Berra ile konuştu. Biraz huysuzlansada sırf Amelya yı susturmak için gelecekti.
***
İmza günü bitince herkesin gittiğini düşünen Min ho hazırlanıp dışarı çıkyordu kii...Sakarlığı tuttu yine. Birisine çarptı. Boyu uzun olduğundan yalnızca çarptuğı kişinin başını görebiliyordu. Simsiyah saçları vardı onun.
Acaba kader onları bir aksilikle bir daha mı bir araya getirmişti?
ARKADAŞLAR YORUMLARIMIZI LÜTFEN YORUM KISMIMIZA YAPALIM. BU ARADA İLK BÖLÜMÜ ARKADAŞIM CELİLE YAZMIŞTI. BU BÖLÜMÜ İSE BEN YAZDIM YORUMLARINIZI BEKLİYORUZ..
_______________________________________________________
Yine ve yine gülümsettin beni. Teşekkür ederim. ^^
|
|
01-18-2013 09:20 PM |
|
Senalmh
Minoz Fan
Mesajlar: 941
Üyelik Tarihi: Dec 2012
Rep Puanı: 98
|
Ta kendisi: Hayat!
3. BÖLÜM ( PEK İSTEK GELMEDİ AMA HADİ HAYIRLISI!)
Bu sefer yolunun kesiştiği Berra değil Amelya’ydı. Amelya şaŞkındı. Gözlerine inanamadı. İmza alırken bile bu kadar heyecanlanmamıştı. Bu gerçekten o muydu? Hayatının fırsatını yakalamışcasına ona şunun sordu:
-Se…sen Min ho…ho musun? (Tabi ki Korece söylemişti. Diğer türlü anlaması mümkün olmazdı zaten.
-Bizim dilimizi biliyor musun?
-Senin için, seni daha rahat takip edebilmek için öğrenmiştim.
- Evet , ban Min ho…
Amelya onun ile konuşmuş olduğuna inanamıyordu. Aniden çok tiz bir sesle( belki de 9.2 şiddetindeki bir depremle eşdeğer) çığlık atarak ondan uzaklaştı.
Aslında böyle şeylere alışmıştı. Ama kızın onun için Korece öğrenmiş olması , işte bu gerçekten şaşılası bir olaydı. Böyle bir şey karşısında etkilenmemesi mümkün değidi herhalde. ( Ne kadar kızın aksanı bozuk olsa bile )
İmza gününün çıkışında reklam filmi çekimi vardı. Alel acele çekimin yapılacağı, şu içinde her türlü çiçeğin bulunduğu, seraya geldiler Ha Je ile. Haytında hiçgörmediği ve göremeyeceği türden çiçeklerdi bunlar.
Berra Barış’a söz verdiği gibi araştırmaya başladı. O çiçeğin Beyoğlu’ndaki serada olduğunu öğrenince hızla bir Beyoğlu arabasına binip oraya vardı. Bugün hemen alması gerekiyordu. Barış’a yarın vercek, o da onu Amelya’ya verecekti çünkü. Seranın önüne geldiğinde kapı kapalıydı. Ama bugün cumaydı. Açık olması gerekiyordu. Barış’a da söz vermişti hani. İlk başta ne yapacağını bilemedi. Sonrasında seranın arkasındaki duvarın engin olduğunu fark etti. Seranın arkasındaki duvara gidip üzerinden atlayarak içeri girdi. Direkt olarak çiçeği aramaya başladı. Çiçeği bulduğunda neredeyse şöyle kocaman bir çığlık atcaktı.çiçeği almak için eğildiğinde yakınlardan ayak sesi eldiğini işitti. Gelen Ha Je’ydi.
- Hey sen ne arıyorsun orada? ( soruyu Türkçe sordu. Unutmadınız değil mi Türkçe bildiğini?)
- Şeyy.. Ben mi? Bir şey aldım gidiyordum.
- O elindeki ney?
- Dedim ya,bir çiçek ben de tam gidiyordum.
Ha j enin arkasından Min Ho da geldi:
-Sette seni bekliyorlar niye burada oyalanıyorsun?
- geliyorum.
- o kim?
-Bir kız çiçek almak için gelmiş.
- Sen git hadi.
Kıza baktığında kim olduğunu hatırlamıştı ama kim olduğunu çıkrtamamış gibi olmasının daha iyi olcağını düşündü.
-( kend dili ile) Ne arıyorsun burada?
- dediğin hiçbir şeyi anlamadm desem.
-Can you speak english?
- yes.
Sonrasında İngilizce konuşmanın daha iyi olacağına kara verdiler.
-Niye buradasın diyordum.
-Ben de tam gidiyordum.
Bunu söyledikten sonra Berra göz açıp kapayıncaya kadar ortadan kayboldu. Eve gider gitmez çiçeği suya koydu. Barış’ aramak için telefonun aradığında onu bulamdı. Bir yerlerde düşürmüş olmalıydı. Eve gelir gelmez annesine söyledi. Şimdilik eski telefonu ile idare etmek zorundaydı.
Min ho tam gidecekken yerdeki bir şey dikkatini çekti. Giden kızın telefonu olmalıydı. Emin olmak için telefonu karıştırdığında Berra nın fotoğraflarını gördü. Hay aksi diye düşündü. Türkçe bilmiyordu ki, şimdi nasıl verecekti bunu ona.
1 hafta sonra
Min ho söze başladı:
-Ben Türkçe öğrenmek istiyorum
- Nereden çıktı şimdi bu?
Seradaki kız telefonunu düşürmüş. Ona telefonunu teslim ederken konuşmak için.
- Nasıl yani?
- Giderken telefonun düşürmüş.
- Arkasından seslenseydi ya!
- Kızın nasıl hızlı gittiğini görseydin bana hak verirdin. Hem ne diyektim adınını falan bilmiyorum ki!
- Kısacası bir kız ve telefon için Türkçe mi öğrenmek istiyorsun?
- Ha jee…!!!
- Tamam o zaman. Bende eksiklerimi kapatmaya çalışırım seninle beraber.
- Çok iyi olur.
3 ay sonra:
Min ho derdini anlatabilecek kadar Türkçe biliyordu artık. Hem Türk hayranlarının kalbin bir kere daka yernden çıkarabilecek hemde o kızı bulup telefonunu geri verebilecekti.
Türiye’de hava çok sıcaktı. Ama Amelya ile Berra bunu hiç önemsemiyor doyasıya gezip eğleniyorlardı.Amelya nın keyfi daha bir yerndeydi artık. Üç ay önceki çiçek onon geleceğini değiştirmişti sanki. Barış ile Amelya çok iyi bir çitftti artık.
Min ho Berra’nın adresini telefon kayıtlarından buldu. Türkiye’ye gelir gelmez ilk işi Berra’ya telefonunu vermekti. Bir zaman aralığı bulur bulmaz Berra’nın evini bulmak için yola çıktı. Evi bulduğunda hemen kapıyı çalmak istedi ama yapamadı. Bir şey ona engel oluyordu sanki. Kendini hazır hissetmediğini düşünerek geri döndü. Aslında iyiki de dönmüştü çünkü o esnada Berra’nın dayısı evdeydi. Dayısı böyle işlerden hiç hoşlanmazdı.
Ertessi sabah tekrar gitti.Bu sefer tüm cesaretini toplayıp kapıyı çalabildi. Kapıyı açan Berra’ydı. Berra ilk başta tanıyamamış sonra seradaki çocuk olduğunu anlamıştı.
- Ne var, ne istiyorsun? (burada İngilizce konuştu çünkü çocuğun Türkçe bilmediğini hatırladı.)
- Ben Türkçe öğrendim. Telefonunu getirmiştim.
- Aaa… telefonum. Onu nereden buldun?
- Serada düşürmüşsün.
- Üç ay sonra mı getirmek aklına geldi?
- ..
- Yenisini aldıktan sonramı, pek gerek yoktu.
- Geri mi götüreyim yani?
- Neyse . yine de teşekkürler. Bir dakika, sen benim evimi nereden öğrendin?
- Çok zor olmadı. Biraz araştırma.
- Tamam, tamam.
Min ho tam evinden dış kapısından çıkarken Amelya onu gördü. Dili tutlmuş bir vaziyette ne yapacağını şaşmıştı. Min ho gittikten sonra bir çığlık attı. Çığlık da ne çığlık ama. Berra Amelya nın çığlığını duyar duymaz dışarı fırladı. Amelya Min h onun geçtiği yeri göstererek:
- O burada mıydı?
- Ne ? Bu… o muydu?
....
ARKADAŞLAR YORUMALRINIZI ESİRGEMEYİN BİZLERDEN! İYİ OKUMALAR, İYİ YORUM YAPMALAR!
_______________________________________________________
Yine ve yine gülümsettin beni. Teşekkür ederim. ^^
|
|
01-23-2013 09:10 PM |
|
turkeymerve
Minoz Fan
Mesajlar: 62
Üyelik Tarihi: Oct 2012
Rep Puanı: 3
|
Ta kendisi: Hayat!
gzel yenisi ne zman gelcek
_______________________________________________________
Şimdi senden vaz mı geçmeli
Minoz olup yola devam mı etmeli
Ben kalpten sorumlu
Aşka sorumluydum anladım her şey sensin...
|
|
01-25-2013 05:24 PM |
|
havanur
Minoz Fan
Mesajlar: 26
Üyelik Tarihi: Nov 2012
Rep Puanı: 6
|
Ta kendisi: Hayat!
güzel bölümdü ellerine sağlık :)
_______________________________________________________
|
|
01-26-2013 03:09 PM |
|