2.Bölüm
Herkes korkuyla kapıya yönelmiş herkes birbirini itekleyerek kapıyı açmaya çalışıyordur. O arada sınıftan bir ses duyulur. “Yardım edin!” Bu ses So Young’un en yakın arkadaşı Mi Cha’ya aittir. So Young nefes alamayarak bayılmıştır ve öylece yerde yatmaktadır. Herkes onun başına üşüşmüştür ve o arada Chin Ho kapıyı açar ancak sınıfa girecek cesareti olmadığından sınıfa girmeden uzaklaşır. Mi Cha kapının açıldığını farkeder. “Kapı açıldı! Revire götürelim!” Revirdeki doktor herkesin dışarı çıkması gerektiğini kalabalık etmemelerini ister. Mi Cha istemeyerekte olsa dışarı çıkar.
O sırada Mi Cha’nın sevgilisi Jung Hee’nin bütün olanlardan haberi olmuştur ve telaşla Mi Cha’yı aramaktadır. Sonunda onu bahçede düşünürken bulur. Yavaşça onun yanına gider.
“Aşkım ne yapıyorsun burda?”
“Bugünkü olanları düşünüyorum.”
“Sen iyi misin?”
“Evet.”
“Seni çok merak ettim.”
“Merak etme, ben iyiyim. Şimdi So Young’un yanına gitmem gerek.”
Mi Cha ayağı kalktığı sırada Jung Hee onu kolundan tutar.
“Seninle konuşmamız gereken şeyler var.”
Mi Cha Jung Hee’nin surat ifadesinden ciddi birşeyler olduğunu anlamıştır ve merakla ona bakmaktadır.
“Chin Ho ile tanıştım.”
“Ne?! Neden onunla tanışma gereği duydun? Sana zarar verebilir!”
1 saat önce
Jung Hee telaş içinde Mi Cha ve So Young’u ararken duvara yaslanmış,yere boş boş bakan birini fark etmiştir. Çok geçmeden o kişinin tüm olayların sorumlusu olan Chin Ho olduğunu fark eder ve yakasına yapışır.
“Sendin değil mi?! Bütün o pislikleri yapan sendin?”
“Neden bahsediyorsun?”
“Bir de bilmiyormuşsun gibi davranıyorsun. Sınıfa attığın o gaz bombası nelere yol açtı biliyor musun?!”
“Sadece intikam almak istemiştim.”
Jung Hee onun bu soğukkanlılığına dayanamaz ve suratına yumruk atar.
“Sen gerçekten… Seni bir daha o ikisinin yanında görmeyeceğim. Yoksa senin için çok kötü olur anladın mı beni?!”
Chin Ho bu tehtidi çok çocukça bulur ve sırıtarak “Bunun seni ilgilendirdiğini sanmıyorum.Benim biriyle bir derdim var ve intikamımı alacağım. Er ya da geç. Unutma intikam soğuk yenen bir yemektir. Yemeği buzdolabına yeni koydum. Daha anca soğur. Üzgünüm."
“İşte böyle Mi Cha.”
“Bütün bu olanlara inanamıyorum.”
“İşte bu yüzden So Young’tan uzak durmanı istiyorum.”
“Bunu yapmayacağım.”
“Anlamıyorsun. Chin Ho onun etrafında olmaya devam edecek ve bu yüzden senin zarar görmene izin veremem.”
“Bana bir şey olmaz.“
“Mi Cha”
“Kapat bu konuyu. Dediğini dinlemeyeceğim.”
“Mi Cha!”
“O benim en yakın arkadaşım.”
“O senin en yakın arkadaşınsa ben neyinim?”
“Böyle devam edersen hiçbir şeyim olamayacaksın.”
“Ne yani? Bitti mi?”
“Evet. Ben beni sevdiklerimden ayırmaya çalışan bir erkek arkadaş istemiyorum. Artık görüşmeyelim.”
*
So Young kendine gelmiş ayaklanmıştır bile. Mi Cha yanına gelip onun ayakta olduğunu görünce telaşlanmıştır.
“Hey hey hey! Ne yapıyorsun sen?”
“Ben iyiyim.”
“Yaa tabi. Bayılan bendim zaten. Yat şuraya iyileşmelisin.”
“Ben hasta değilim.”
“Yat dedim!”
“Chin Ho nerede? Ona haddini bildirmem lazım.”
“Ne bileyim nerede? Hem sen neden bunları düşünüyorsun ki? Sana okuyacağın birşeyler getirebilirim. Ya da eline kağıt verebilirim. Böylece ne zaman sinirlensen yenilediğin listeyi tekrar yinelersin.”
“Jung Hee çok telaşlanmıştır.”
Mi Cha Jung Hee’nin adını duyunca gözleri dolar. So Young bunu farkeder, ayaklanır ancak Mi Cha onu eliyle durdurur.
“Neyin var?”
“Yok birşeyim. Ben iyiyim.”
“Anlat hadi.”
“Ayrıldık.”
“Anlayabiliyorum. Ama neden?”
“Jung Hee seninle Chin Ho yüzünden görüşmemi istemiyor. Chin Ho ile tanışmışlar. Gerekli gereksiz konuşmuş. Anlaşılan bu Chin Ho bu oyunu daha fazla sürdürecek gibi.”
So Young duyduklarına inanamamıştır. O an başından aşağı kaynar sular dökülmüştür. Ve hiçbir şey söyleyemez haldedir. Mi Cha telaşlanır.
“So Young?”
“Ama bu nasıl olur? Neden? Ben ne yaptım ona?”
“Bilmiyorum.”
“Ayrıca Jung Hee haklı Mi Cha. Onu affetsen iyi olur.”
“Hayır böyle bir şey olmayacak.”
“Mi Cha, ben etrafında olduğum sürece sende zarar göreceksin. Bunu senden isteyemem. Bu kadar bencil olamam.”
“18 yıl.”
“Ne?”
“18 yıllık arkadaşımsın So Young. Bunu benden nasıl istersin? Lütfen daha fazla konuşmayalım bu konuda. Seninle görüşmeye devam edeceğim işte o kadar.”
“Tamam kapatalım.”
Konuyu kapattıkları sırada müdür revire gelir.
“İyisin değil mi kızım?”
“İyiyim hocam teşekkür ederim.”
“Sana izin veriyorum. Öğleden sonra izinlisin. Evine gidebilirsin. Yalnız gece yatakhanede değil de kendi evinde kalacaksın diye yarın okulu aksatmak yok. “
“Tamam hocam teşekkür ederim.”
So Young endişeli gözlerle Mi Cha’ya bakar.
“Allahım sen bu haldeyken bile müdür derslerini düşünüyor. Hadi git So Young. Ben iyiyim. Ben de derse gidiyorum.”
“Tamam.”
*
So Young sinirli sinirli revirden çıkar. Bir yandan da kendi kendine söylenir. “Yeni gelen biri, üstelik bizi hiç tanımadan hayatlarımızı mahvetmek için nasıl bu kadar uğraşır? Biz ona ne yaptık. Keşke hayatı mahvolan tek ben olsaydım. Bir an önce yapacağını yapsa da gitse. Kendini ne zannediyor ki o?! Aklı sıra bana okulumu değişttircek. Yakında atılır zaten. İşe yaramaz pisliğin tekisin seen Chin Ho!”
O sırada Chin Ho herşeyi duymuştur. So Young’un revirde olduğunu ve öğleden sonra izinli olduğunu bildiğinden öğleden sonraki ilk derse girmemiştir. O son söylediğine çok sinirlenmiştir.
“Ne dediğini sanıyorsun sen?”
So Young bu ses karşısında donup kalmıştır.
“Sana diyorum. Sen kime pislik dedin?”
So Young çabuk toparlanmıştır. “Sana dedim. Ne yani değil misin? Geldiğin ilk günden beri okulu bana zehir etmeye yemin mi ettin sen? Senin yüzünden ölümden döndüm! Uzak dur benden. Senden iğreniyorum.”
Chin Ho duyduklarına inanamayarak bir anlık hamleyle So Young’u duvara doğru iter. “Bana bak bende sana bayılmıyorum zaten.”
“İyi o zaman gidebilirsin seni tutan yok.”
Chin Ho git gide sinirlenmektedir. Tuhaf tuhaf So Young’a bakar.
“Bak olanları unutalım. Sen ve ben arkadaş olabiliriz.”
“Ne? Sen ve ben? Arkadaş? Senin arkadaşlığın ölümden döndürmek mi?! Güldürme beni ya git başımdan. Dinlenme zamanımdan çalıyorsun.”
“Sende sabrımı taşırıyorsun.”
“Taşsın. Bundan daha kötüsünü yapamazsın heralde.”
“Benimle arkadaş olmalısın.”
Chin Ho So Young’un yüzüne bakar. Yüzünde gördüğü ifadeyi gözlerindeki siniri daha önce hiçbir kızda görmemiştir. Kendine hakim olamaz. Git gide So Young’a doğru yaklaşır. So Young olanların farkına varır ve Chin Ho’ya tokat atar.
“Bana arkadaş olmak istediğini söyledin bende hayır dedim. Benden uzak dur! Daha fazla alçalma gözümde.”
Chin Ho’nun konuşmasına fırsat vermeden koşar adımlarla gider. Bu hiç beklemediği tepki sayesinde Chin Ho’nun intikam isteği daha da artmıştır.
“İntikam soğuk yenen bir yemektir. Sen görürsün.”
Ama bu dediğini başarabilceğinden emin değildir.
Devamı gelecek bölümde…
Yorumlar için
Ziyaretçilerin Bağlantıları Görebilmesi İçin Foruma Üye Olmaları Gerekiyor.